TCMB, Eylül 2024 toplantısında piyasa beklentilerini doğrulayarak politika faizini %50 seviyesinde sabit bıraktı. TCMB’nin açıklamasında, enflasyon beklentileri, yurt içi talep ve fiyatlama davranışlarının hala dezenflasyon süreci için risk oluşturduğu vurgulandı. İslam İktisadı Araştırmaları Vakfı İstişare Kurulu üyesi Prof. Dr. Dinç Merkez Bankası’nın kararını ilişkin açıklamalarda bulundu.
BURS (İGFA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül 2024 toplantısında piyasa beklentilerini doğrulayarak politika faizini %50 seviyesinde sabit bıraktı. Yaşar Fatih Karahan başkanlığındaki Para Politikası Kurulu’nun (PPK) kararı, özellikle Ağustos ayına ilişkin enflasyon verilerinin dikkatle incelenmesi sonucu alındı. TCMB’nin açıklamasında, enflasyon beklentileri, yurt içi talep ve fiyatlama davranışlarının hâlâ dezenflasyon süreci için risk oluşturduğu vurgulandı.
ENFLASYON EĞİLİMİ SABİT, TALEP ZAYIFLIYOR
Ağustos ayında aylık enflasyona dair verilerin ana eğilimde önemli bir değişiklik göstermediği belirtilirken, yurt içi talebin yavaşladığı ve bunun enflasyonist baskıyı azalttığı ifade edildi. Özellikle temel mal enflasyonu düşük seviyelerde sabit kalırken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin yılın son çeyreğinde hızlanması bekleniyor. TCMB, bu bağlamda, sıkı para politikasının devam edeceğini, gerektiğinde ek makroihtiyati tedbirlerin devreye alınacağını açıkladı.
Merkez Bankası ayrıca, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin yakından izleneceğini ve enflasyonun ana eğilimini düşürecek şekilde politika kararları alınacağını belirtti. Duyuruda, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda mevcut araçların kullanılmaya devam edileceği vurgulandı.
SIKI PARA POLİTİKASI NE KADAR SÜRECEK?
Merkez Bankası’nın sıkı para politikası duruşunu ne kadar sürdüreceği, enflasyon beklentilerinin ne derece iyileşeceğine bağlı olacak. Kurul, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçlarını etkili şekilde kullanacağını” duyurarak, gerektiğinde daha fazla sıkılaştırma adımları atılabileceğini ima etti. Önümüzdeki dönemde, kredi ve mevduat piyasalarındaki gelişmeler, enflasyonun seyri ve küresel ekonomi Merkez Bankası’nın kararlarında belirleyici olacak.
“SIKILAŞTIRMA SINIRINA ULAŞTI”
İslam İktisadı Araştırmaları Vakfı (İKTİSAT) İstişare Kurulu üyesi Prof. Dr. Yusuf Dinç, Merkez Bankası’nın kararını değerlendirirken şunları söyledi:
“Merkez Bankası’ndan artık piyasaya bir mesaj vermesi beklenen bir zamana gelmiştik. Bu metin üzerinde tartışıldı. Faiz indirimi ile ilgili bir düşünce yoktu, fakat en azından metinde bir yumuşama sinyali bekleniyordu. Piyasa bunu kabul etti, ancak bana sorulursa bu karar, alternatif politika araçlarının tükenmeye başladığına işaret ediyor. Piyasanın bunalmaya başladığı bir döneme girdik ve bu da Merkez Bankası üzerinde gevşetme baskısı oluşturuyor olabilir. Ancak Merkez Bankası, mümkün olduğunca bu baskıya direnip faiz indirimi sinyalini 2025’e ertelemeye çalışacaktır.”
Prof. Dr. Dinç, Merkez Bankası’nın mevcut sıkılaştırma araçlarının sınırına ulaştığını belirterek, “Kararın piyasa beklentilerine uyumlu geliştiği söylenebilir. Ancak Merkez Bankası’nın elinde yeni bir sıkılaştırma enstrümanı kalmadı ve metinde bir değişiklikle karşılaştık. Bu, piyasa tarafından bir yumuşama olarak yorumlandı, ama aslında enstrümanların tükenmiş olması bu değişikliğin temel sebebidir.” dedi.